ezbere

ezbere
zf.
1) Ezberleyerek, bir yerden okumayarak, bir yere bakmayarak

Siz piyesi âdeta ezbere biliyorsunuz.

- P. Safa
2) mec. Aslını, gerçeğini anlamadan, bilmeden, düşünmeden, incelemeden

Sen bunu ezbere söylüyorsun.

Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • ezbere bilmek — (bir yeri) o yerin her yanını iyice bilmek Buraların altını ezbere bilirim, ezbere. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ezbere almak — dikkat etmeden satın almak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ezbere anlatmak — okunan bir şeyi olduğu gibi, bozmadan anlatmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ezbere iş görmek — incelemeden gelişigüzel yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ezbere yapmak — 1) ezberden yapmak 2) model veya doğa karşısında durmayarak fikirden tasavvur ve tahayyül suretiyle resim yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ezbere konuşmak — bilmeden, aslını arayıp sormadan konuşmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • donam — is., hlk. 1) Bir evin kapı, pencere, tavan, döşeme vb. bölümleri 2) Gemi ve sandalların donanımları Ayşe yse köyün önünden geçen kayıkların teknelerini, yelkenlerini, donamlarını hep ezbere bilirdi. Halikarnas Balıkçısı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ezberden — zf. Ezberlenmiş biçimde, ezbere Sen konuşurken niçin iki yana da sallanıyorsun? Söyleyeceğim sözleri ezberden mi okuyorsun? M. Ş. Esendal Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ezberden yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hafız — is., din b., Ar. ḥāfiẓ 1) Kur an ı bütünüyle ezbere bilen kimse 2) argo Bir şeyi anlamadan ezberleyen kimse 3) sf., esk. Koruyan, saklayan Birleşik Sözler hafızali …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • manzume — is., ed., Ar. manẓūme 1) Şiir, nazım Başladı kâh ezbere, kâh cep defterinden manzumeler okumağa. R. N. Güntekin 2) fel., esk. Dizge …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”