- fasık
- sf., -ğı, esk., Ar. fāsiḳ
1) Allah'ın emirlerini tanımayan, sapkın, günah işleyen2) Kötülük eden, fesatçı
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
fasik — fàsik m <N mn ici> DEFINICIJA 1. isl. koji se ne pridržava vjerskih propisa; grešnik 2. reg. onaj koji je moralno propao; pokvarenjak, razvratnik ETIMOLOGIJA tur … Hrvatski jezični portal
FÂSIK — (Fısk. dan) Günahkâr. Hak yolundan hâriç olan. Allah ın emirlerine karşı zıt hareket eden. Büyük günahı işleyen veya küçük günahta ısrar eden kimse.(Ey bedbaht fâsık adam! Fâsıkların kesretine bakıp aldanma ve ekseriyetin efkârı benimle… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
fâsık — (A.) [ ﻖﺱﺎﻓ ] kötülük düşünen … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
FÂSIK-I MAHRUM — Günah işlemeye hazır olduğu halde fırsat bulamayan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
FÂSIK-I MÜTECÂHİR — Açıktan açığa kimseden sıkılmadan günah işleyen. İşlediği günah ile övünen günahkâr kimse. (Böylelerin aleyhinde konuşmak gıybet sayılmaz … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
FESEKA — (Fâsık. C.) Fâsıklar. (Bak: Fâsık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
surfacique — ● surfacique adjectif Qui se rapporte à une surface. Se dit d une grandeur rapportée à l unité de surface. Qui est situé en surface. surfacique [syʀfasik] adj. ÉTYM. Mil. XXe (in Larousse, 1964); de surface. ❖ ♦ … Encyclopédie Universelle
fossick — fos|sick [ fasık ] verb intransitive AUSTRALIAN to look for something among a lot of other things ╾ fos|sick|er noun count … Usage of the words and phrases in modern English
CERH — Yara. * Baş ve yüzden başka uzuvlardan birisini yaralamak. * Bir kimseye söğmek. Taan etmek. Sözle gönül incitmek. * Birisinin fikrini çürütüp kabul etmemek. * Şahid, yalancı ve fâsık olduğundan dolayı mahkemede hâkimin şâhidin şehâdetini… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
EFSAK — En fâsık, çok edepsiz … Yeni Lügat Türkçe Sözlük