- fırlak
- sf., -ğı
Dışarı doğru fırlamış, çıkmış, çıkık
Alt dudağını bıyığının içine geçirmiş, gözleri fırlak, sanki bir timsaha bakıyordu..
- F. R. Atay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Alt dudağını bıyığının içine geçirmiş, gözleri fırlak, sanki bir timsaha bakıyordu..
- F. R. AtayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
elmacık kemiği — is., anat. Yüzün yanakla göz arasında bulunan, az çok çıkıntılı bölümü Badik Ahmet in elmacık kemikleri, fırlak, tombul yanakları kıpkırmızı oldu. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
hiddetlenmek — nsz Kızmak, öfkelenmek Hiddetlendi. Fırlak ve al yanakları titremeye başladı. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
lokma gözlü — sf. Fırlak, patlak gözlü … Çağatay Osmanlı Sözlük
DOMANİÇ — Kambur. Tümsekli, fırlak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük