alınmak — alınmak; kendi ba;ına alacağını almak. I, 22, 203; I I, 159 borçluyu borcu yüzünden sorguya çekme. I, 62 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
üstüne alınmak — 1) bir davranışın kendisine karşı olduğunu sanarak tedirgin olmak, alınmak 2) bir işi yapmaya söz vermek, ödev alınmak Her biri, ayrı bir defter sayfasının gözden geçirilmesini üstüne aldı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
görevden (veya görevinden) alınmak — 1) bulunduğu görevden çıkarılmak, işine son verilmek, azlolunmak 2) bulunduğu makama ait sorumlulukları üzerinden alınmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayakaltına almak (veya alınmak) — hakir görmek (görülmek), gözden çıkarmak (çıkarılmak) Bunlar kolay kolay ayakaltına alınamaz, değil mi? R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
devreye alınmak — işin içine girmesi sağlanmak Devlet Bakanı borçların eritileceğini, dış borçlanma için bankaların ve özel sektörün devreye alınacağını kaydetti … Çağatay Osmanlı Sözlük
muhasara altına alınmak — kuşatılmak Avluda neden bir köşede muhasara altına alındığımı o vakit anlamıştım. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
markaja alınmak — gölgelenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
müşahede altına alınmak — sürekli gözlem altında tutulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
öne alınmak — bir şey veya bir kimseye öncelik tanınmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
askere alınmak — askerlik ödevini yapmak için er eğitim merkezine gönderilmek Babam askere alınıp Bağdat a götürülmüş. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük