- alışılmadık
- sf., -ğı
Alışılmamış, az görülen, olağanüstü
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
acube — is., Ar. uˁcūbe 1) Tuhaf kimse Mahallede acubelerin diline düşmekten korkuyorum. P. Safa 2) Tuhaf, alışılmadık, garip şey … Çağatay Osmanlı Sözlük
sebkihindi — is., ed., Ar. sebk + hindī XVII. yüzyılda divan şiirinde başlayan, karmaşık mazmunlara, hayal oyunlarına, güç anlaşılır, alışılmadık benzetmelere dayanan süslü bir anlatım biçimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
yabansı — sf. 1) Acayip Kaçmış uykum yabansı ormanlardan / Dağlar mağaralarla ovalara kaçmış. F. H. Dağlarca 2) mec. Çirkin, kötü, alışılmadık, kanunsuz Kalabalıklaşan şehirlerde yapılarla elde edilebilen yabansı rantlar, insanları çileden çıkarıyor. A.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaman — sf. 1) Güç, etki veya beceri bakımından alışılmışın üzerinde olan (kimse) Sen yaman bir inkılapçı olacaksın Yıldız. A. Gündüz 2) Kötü, korkulan (kimse) 3) Alışılmadık, olağanın dışında Köhne çatısı yaman bir gürültü ile birdenbire sarsıldı. E. E … Çağatay Osmanlı Sözlük
GARAİBAT — (Garâib. C.) Garib ve şaşılacak şeyler. Alışılmadık, tuhaf ve acaib nesneler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük