- geleni
- is., hlk.
Tarla faresi, büyük fare
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
elinden geleni ardına (veya arkasına) koymamak — yapabileceği bütün kötülükleri yapmak Düşüncesini en iyi biçimde anlatabilmek için elinden geleni ardına koymamıştır. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
elinden geleni yapmak — gücünün yettiği kadarını yapmak Hasan Ağa dal gibi kızı şişmanlatmak için elinden geleni yapmıştı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
önüne geleni kapar, ardına geleni teper — arsız, huysuz, geçimsiz kimseler için kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim — kişinin başına ne gelirse dilini tutmamasından gelir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzına geleni söylemek — 1) nezaket dışına çıkarak ağır ve kırıcı sözler söylemek 2) çok ve düşüncesizce konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
aklına geleni işleme, her ağacı taşlama — sonunu düşünmeksizin aklına eseni yapan, herkese sataşan kimse, bu davranışının büyük zararlarını görür anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
aklına geleni söylemek — rastgele konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
aklına geleni yapmak — her istediğini önünü sonunu düşünmeden yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
alañır — geleni, tarla faresl I, 161 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
akıl — is., klı, Ar. ˁaḳl 1) Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us 2) ruh b. Bellek Hâlâ aklımda o tufan yağmuru. C. S. Tarancı 3) Öğüt, salık verilen yol Bu aklı size kim verdi. 4) Düşünce, kanı Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve! A. K … Çağatay Osmanlı Sözlük