genel — sf. 1) Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi Genel seçim. Genel tarih. 2) Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan Genel bir sıralama yapmak gerekirse denebilir ki dünyada en iyisi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
genellenmek — nsz Genelleme işine konu olmak Bunlar genellenecek gerçekler olmayabilir, yine de var olan gerçekler. T. Uyar … Çağatay Osmanlı Sözlük
genelleyici — sf. Genelleme işini yapan Ne var ki genelleyici bakış açısı, bizi bazen yararlı ayrıntılara inmekten ister istemez alıkoyuyor. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
genelleyicilik — is., ği Genelleme işini yapma … Çağatay Osmanlı Sözlük
ıtlak — is., esk., Ar. iṭlāḳ 1) Salıverme, koyuverme 2) Genelleme … Çağatay Osmanlı Sözlük
tamim — is., Ar. taˁmīm 1) Genelge, sirküler Askerî tamimlerin, nizamların, kanunların, tefsirlerin, göreneklerin çeşidi, vergi kâtibinin hafızasında yerleşti. E. E. Talu 2) fel., esk. Genelleştirme 3) man., esk. Genelleme Atasözü, Deyim ve Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak bakmak — anlayışla karşılamak, olumlu değerlendirmek, ilgi duymak Onlardan genelleme yaparak bütün kol emekçilerine sıcak bakma eğilimini edindim. R. Erduran … Çağatay Osmanlı Sözlük