- geri kalmış
- sf.
Az gelişmiş (ülke, toplum)
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
geri — 1. is., hlk. Araba üzerine gerilerek kenarları arabanın korkuluğuna tutturulan ve içine saman veya tahıl doldurulan büyük kıl çuval 2. is. 1) Arka, bir şeyin sonra gelen bölümü, art, alt taraf, ileri karşıtı Amerikan barın gerisinden işaret eden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çağıl çağıl — zf. Çağıldayarak Bahar gelip de nehir çağıl çağıl kabarmaya başlamaz mı içimi, geri kalmış bir saat huzursuzluğu kaplardı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
döküntü — is. 1) Dökülmüş, saçılmış şeyler Onlar kendi küfleri, kendi yırtık pırtıkları, kendi döküntüleriyle yaşayabiliyorlar. Y. K. Beyatlı 2) Bir topluluktan geri kalmış kimseler 3) Deniz yüzüne yakın, üzerinde dalgaların çatladığı kaya kümesi 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
PESMANDE — f. Geri kalmış, geride bulunan, bâkiye. * Artmış, artık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Sezen Aksu — Pour les articles homonymes, voir Aksu. █ … Wikipédia en Français
arka — is. 1) Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı Evin arkasında bahçe var. 2) Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi Çocuğun arkası ağrıyormuş. 3) Geri kalan bölüm, kısım Masalın arkası. Yazının arkası. 4) Art, peş 5) Otururken… … Çağatay Osmanlı Sözlük
örümcek kafalı — sf. Eskiye saplanıp yeniliklere düşman olan eskiye bağlanıp kalmış olan, geri düşünceli (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
softa — is., esk., Far. sūḫte 1) Medrese öğrencisi Okuyanlardan biri on altı, on yedi yaşlarında genç bir softa. M. Ş. Esendal 2) İlmiyeden olanlara aşağılamak amacıyla verilen ad 3) mec. Bir görüşe, bir inanışa körü körüne bağlanan kimse İnandığından… … Çağatay Osmanlı Sözlük