- döküntü
- is.
1) Dökülmüş, saçılmış şeyler
Onlar kendi küfleri, kendi yırtık pırtıkları, kendi döküntüleriyle yaşayabiliyorlar.
- Y. K. Beyatlı2) Bir topluluktan geri kalmış kimseler3) Deniz yüzüne yakın, üzerinde dalgaların çatladığı kaya kümesi4) Kâğıtçılıkta üretimin herhangi bir safhasında ıskartaya çıkan, genellikle tekrar hamur durumuna getirilen, yaş ve kuru biçimleri olan kâğıt veya karton artığı5) mec. Değersiz, bayağı, ayak takımından olan kimseMeşrutiyete uygun yönetim, yurt hainlerinin döküntüleriyle kurulamaz.
- H. C. Yalçın6) sf., mec. İşe yaramayan, değersiz, kötü, berbatŞoföre önce kentin en döküntü mahallelerinin adını söylediler.
- Ç. Altan7) tıp Bazı hastalıklarda görülen çıban, leke, uçuk, kızarıklık vb. belirti8) coğ. Parçalanan taşların yamaç aşağı kayması, yuvarlanması, etekte birikmesiyle oluşan yer
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.