- alkışlamak
- -i
1) Bir şeyin beğenildiğini, onaylandığını anlatmak için el çırpmak
O zaman biz hayranları onu şiddetle alkışlardık.
- A. İlhan2) mec. Beğenmek, takdir etmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
O zaman biz hayranları onu şiddetle alkışlardık.
- A. İlhanÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
alkışlamak — alkış etmek, teşvik etmek, dua u sena etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
alkamak — alkışlamak, övmek I, 284 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
alkaşmak — alkışlamak, alkışta yarış etmek I, 237 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
alkışlama — is. Alkışlamak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
alkışlayıvermek — i Hiç düşünmeksizin alkışlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
şakşakçı — is., esk. 1) Özellikle tiyatroda oyunu alkışlamak için parayla tutulan kimse 2) mec. Bir kimseyi veya onun yaptığı her şeyi doğru bularak öven ve başkalarına da kabul ettirmeye çalışan kimse, alkışçı, zilli bebek … Çağatay Osmanlı Sözlük
alkış tutmak — 1) topluca el çırparak yüksek sesle yaşa, var ol vb. sözler söyleyerek birini alkışlamak 2) taraftar olmak, belli bir görüşten yana olmak Batıla alkış tutanların karşısına geçip hata eylediğimi yeni yeni öğrenmiş bulunuyorum. S. Ayverdi … Çağatay Osmanlı Sözlük
el çırpmak — 1) alkışlamak, tempo tutmak Bir köylü oturduğu yerde cura çalıyor, birkaç delikanlı etrafında el çırparak ayak vurarak türkü söylüyorlardı. R. N. Güntekin 2) birini çağırmak için ellerini birbirine vurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ŞABAŞ — f. Alkış etme, alkışlama. Aferin deme. Bir hareketi güzel bulmaktan dolayı alkışlamak veya hediye vermek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük