gitmek

gitmek
-e, -der
1) Bir yere doğru yönelmek
2) -den Bir yerden veya bir işten ayrılmak
3) Çıkmak, ulaşmak

Bu yol nereye gider?

4) Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak

Her gün çalışmaya gidiyor.

5) nsz Sürmek, devam etmek

Ama böyle giderse Allah hemen sonunu hayırlara tebdil etsin.

- M. Ş. Esendal
6) Yakışmak, yaraşmak

Bu renk ona gitmedi.

7) Tüketilmek, harcanmak

Eline geçen paranın çoğu da İstanbul'da çoluğa çocuğa gidiyor.

- M. Ş. Esendal
8) nsz Götürülmek, gönderilmek

Haber daha yeni gitti.

9) nsz Yeter olmak, yetmek, yetişmek

İki ton kömür üç ay gider.

10) nsz Yürümek, yol almak

Bu at iyi gider.

11) nsz Dayanmak

Bu giysi iki yıl gider.

12) nsz Geçmek

Yaz gitti, kış geldi.

13) nsz Herhangi bir durumda olmak

Yolculuk iyi gidiyor. Bakalım bu iş nasıl gidecek?

14) nsz Yok olmak, elden çıkmak

Gemiler ve saray hepsi gitti.

- F. R. Atay
15) nsz Ölmek

Ben giderim adım kalır / Dostlar beni hatırlasın.

- Âşık Veysel
16) Başvurmak, yapmak

Mahkemeye gitmek.

17) nsz Bir şey zarar görmüş olmak

Duvarın boyası gitmiş.

18) nsz Makine, işlemek, çalışmak

Bu saat iyi gidiyor.

19) -den Satılmak

Altın kaçtan gidiyor?

- S. F. Abasıyanık
20) Yapmak

Para ayarlamasına gitmek.

21) mec. Bir duruma, bir sonuca ulaşmak, varmak

Bu işin sonu nereye gider.

22) yar Değerlendirmek, saymak, karşılamak

Bu iş hoşuma gitmedi, tuhafıma gitti.

Birleşik Sözler
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
- <

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • kıçın kıçın gitmek — 1) geriye doğru gitmek, geri geri gitmek 2) henüz yürümeyen bebek kıçüstü gitmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sılaya gitmek — 1) bir süre ayrı kaldığı evini, yurdunu görmeye gitmek Ara sıra memlekete, sılaya gitmek lazım. R. H. Karay 2) anne, baba ve diğer akrabalarını görmek için memlekete gitmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağır aksak yürümek (veya gitmek veya ilerlemek) — 1) yavaş olarak, istenilen hızda olmayarak yürümek (gitmek, ilerlemek) Hava ve su kirlenmesine karşı mücadele ağır aksak yürüdü. 2) düzensiz, aralıklı olarak yürümek (gitmek, ilerlemek) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hacca gitmek — 1) Müslümanlıkta, hac amacıyla Mekke ye gitmek 2) Hristiyanlıkta, kutsal sayılan yerlere gitmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • basıp gitmek — birdenbire gitmek, aklına koyduğu şeyi yapmak üzere bulunduğu yerden uzaklaşmak, çekip gitmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ipe gitmek — ölüme gitmek Menfaatine dokunan adam, ipe gitmek için lazım gelen hükümleri giyer. F. R. Atay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • acayibine gitmek — yadırgamak, tuhafına gitmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • badi badi yürümek (veya gitmek veya koşmak) — ördek gibi iki yana sallanarak yürümek (gitmek, koşmak) Hani biz bir çayırda arabayla geçerken bir boğa çıkageldi, köylü korkudan nasıl badi badi koşmaya başlamıştı? A. Ş. Hisar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • deplasmana gitmek (veya çıkmak) — dış sahaya gitmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dere tepe düz gitmek — engelleri aşarak gitmek Geceleyin ay aydınlığında yola düzüldüler. Dere tepe düz gittiler. Dağlar aştılar. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”