- görmek
- -i, -ür
1) Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek
Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm.
- A. Gündüz2) Anlamak, kavramak, sezmekTürk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin.
- R. E. Ünaydın3) Yanına gidip konuşmakBugün müdürü göreceğim.
4) Bir şey hakkında bir yargıya varmak, değerlendirmek5) Belirli bir zamanın içinde bir olaya tanık olmak, yaşamakHangi memlekete gitsek resmî makamlar kadar halkın da rağbetini görürdük.
- F. R. Atay6) Yapmak, etmekİş görmek. Masraf görmek.
7) -den, -i Kendisine yapılmak, bir davranışla karşılaşmak, maruz kalmak8) -den AlmakBirinden ders görmek.
9) nsz Bir şeye erişmekCebi para görmek. Yardım görmek.
10) Çok değer vermekGözü yalnız parayı görüyor.
11) nsz Bir işleme uğramakTeftiş görmek. Tedavi görmek.
12) nsz Yüzü bir yöne doğru olmak, bakmakEv güneş görüyor.
13) Ziyaret etmek14) Karşılaşmak, rastlaşmak15) -le Gözlerin görmediği durumlarda başka duyu organlarıyla algılamakKörler parmaklarıyla görürler.
16) nsz Sahne olmak, geçirmekBu ova çok savaş gördü.
17) Saymak, herhangi bir şey gibi görmek18) GezmekAnkara'yı gördün mü?
19) tkz. VermekMadem ikramiye kazandın, bizi de gör.
20) sp. Karşı oyuncunun yapacağı vuruşu önceden kestirip ona göre durum almakBirleşik Sözler- uzgören- uzgörürAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller hakir görmek — önemsememek, değer vermemek, küçümsemek, küçük görmek, hor görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşağı görmek — küçük görmek, beğenmemek, hor görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gününü görmek — 1) kötü bir sonla karşılaşmak, cezaya çarptırılmak 2) çocuklarının iyi, mutlu günlerini görmek 3) aybaşı görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çatal görmek — net görememek, bir şeyi iki görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
düş görmek — rüya görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
layık görmek — yakıştırmak, uygun görmek Ben işte oyum, şimdi söylemeye layık görmediğiniz Dikmen Yıldızı... A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
mazur görmek — kusura bakmamak, hoş görmek, bağışlamak, affetmek Büyük işler deruhte etmemiş insanların, bu husustaki tereddütlerini mazur görmelidir. Atatürk … Çağatay Osmanlı Sözlük
mübah görmek (veya saymak) — hoş görmek, sakıncasız bulmak Kendine mübah gördüğünü bana yasak ederek beni susturmak mı istiyordun? P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
pembe görmek — çok iyimser olmak, her şeyi iyimser bir gözle görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
reva görmek — (bir davranışı birine) bir davranışı, bir olayı bir kimse için uygun görmek İstanbul da işgal kuvvetleri fertlerinin halka reva görmediği cefa ve zulüm kalmamıştır. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük