- gözlüklü
- sf.
Gözlük takmış olan, gözlük kullanan
Posta müvezzilerinden gözlüklü olanı, ta uzaktaki masadan lafa karıştı.
- H. TanerBirleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Posta müvezzilerinden gözlüklü olanı, ta uzaktaki masadan lafa karıştı.
- H. TanerÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
gözlüklü — sif. 1. Gözündə gözlük olan, gözlük taxmış: eynəkli, çeşməkli. Gözlüklü qadın. Gözlüklü müəllim. – Gözlüklü qoca kitabları vərəqlədikcə toz qalxırdı. Ç.. 2. Bax gözlüklü. Gözlüklü qapı. 3. Gözlüyü (2 ci mənada) olan. Gözlüklü pəncərə. ◊ Gözlüklü… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
gözlüklü yılan — is., hay. b. Kobra … Çağatay Osmanlı Sözlük
yılan — is., hay. b. 1) Sürüngenlerden, ayaksız, ince ve uzun olanların genel adı, yerdegezen Ok yılanı. Su yılanı. Çıngıraklı yılan. Gözlüklü yılan. 2) sf., mec. Sinsi ve hain Gözlerinde ancak annemin bildiği bir yılan ışıltısıyla gülüyor. Y. Z. Ortaç… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dört göz — is., tkz. Gözlüklü kimse Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller dört göz bir evlat için … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalıplı kıyafetli — sf. Gösterişli, bakımlı Daire de değiştirilmiş, gözlüklü, kalıplı kıyafetli adamlar ortaya çıkmış, odacılar, kavaslar... M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
kobra — is., hay. b., Fr. cobra Kobragillerden, Afrika ve Asya nın sıcak bölgelerinde yaşayan, çok zehirli, kızıl, esmer ve sarı renklerde bir yılan türü, gözlüklü yılan, Hint kobrası (Naja) Birleşik Sözler Hint kobrası … Çağatay Osmanlı Sözlük
mitoloji — is., Fr. mythologie 1) Mitleri, doğuşlarını, anlamlarını yorumlayan, inceleyen bilim Tezini mitolojiden hazırlayan gözlüklü bir delikanlı. H. Taner 2) Bir ulusa, bir dine, özellikle Yunan, Latin uygarlığına ait mitlerin, efsanelerin bütünü Yunan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
salipli — sf. Salibi olan Alman zabitlerinin rugan çizmeli, demir salipli ve tek gözlüklü saltanatını yadırgayıp... A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
tez — 1. sf., Far. tīz 1) Çabuk olan, süratli 2) zf. Süratli bir biçimde Birleşik Sözler tez beri tez canlı tezelden canı tez içi tez Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tezi yok 2. is., man … Çağatay Osmanlı Sözlük
yârence — zf. Yâren gibi, yârene benzer bir biçimde Mavi gözlüklü adam, hâlden anlamıştı sanırım; babama yârence gülerek... Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük