gülümseme

gülümseme
is.
Hafifçe gülme, tebessüm

Zehra, aynı zehirli gülümseme ile başını çevirdi.

- R. N. Güntekin

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • TEBESSÜM — Gülümseme. Nazikâne ve dişlerini göstermeyerek gülme …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • gülücük — is., ğü 1) Çocuk gülümsemesi 2) Gülümseme, tebessüm ... dudaklarında bir gülücükle, elinde beş altı zarf, gelirdi karşıma. Y. Z. Ortaç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gülümsetmek — i Gülümseme işini yaptırmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gülümseyiş — is. Gülümseme işi veya biçimi Bir saadet derecesine yükseliveren bir gülümseyişle gülmüşlerdi. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tebessüm — is., Ar. tebessum Gülümseme O şimdilik dudağında acı bir tebessümle yalnız bana bakıyordu. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tebessüm etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • varla yok arası — belli belirsiz Yüzünde varla yok arası bir gülümseme, özlem giderircesine, uzun uzun süzdü dostunu. T. Yücel …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • benzi uçmak — yüzü sararmak Benzi uçtu, dudaklarındaki gülümseme soldu. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tebessüm — (A.) [ ﻢﺴﺒﺕ ] gülümseme. ♦ tebessüm etmek gülümsemek …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • NİMHANDE — f. Gülümseme, tebessüm …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”