- hâkimane
- zf., esk., Ar. ḥākim + Far. -āne
Buyururcasına, hükmedercesine
Fikirlerini anlattığı vakitlerdeki hâkimane ve müstehzi sesiyle söyledi.
- P. Safa
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Fikirlerini anlattığı vakitlerdeki hâkimane ve müstehzi sesiyle söyledi.
- P. SafaÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
hakimane — zf., esk., Ar. ḥakīm + Far. āne Bilgece … Çağatay Osmanlı Sözlük
HAKÎMANE — f. Hikmetli olarak. Hakîm olana yakışır surette … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HÂKİMANE — Hükmederek, hâkim olarak. Hâkime yakışır tarzda … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
AKVAL-İ HAKÎMÂNE — f. Hikmet sahiblerine yakışır sözler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bilgece — sf. 1) Bilgeye yaraşır Yaş insana tecrübe verir, olaylara bilgece bir açıdan bakma perspektifi getirir. H. Taner 2) zf. Bilgeye yaraşır biçimde, hakimane … Çağatay Osmanlı Sözlük
HÂTEM — Mühür. Üzerinde yazı olan ve mühür yerine kullanılan yüzük. * Son. En son.(...Sath ı arzda altı ay zarfında beşerin haşrini temsil eden o sayısız haşir ve neşirlerde görünen rububiyetin o tasarruf u aziminde pek yüksek, büyük ve ince nakışlı bir… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NÜVE — Çekirdek, asıl, menba. (Sayısız hatemlerden canlı mahlukata vaz edilen hayat hâtemine bakınız. Evet canlı bir mahluk, câmiiyeti itibariyle kâinata küçük bir misaldir. Şecere i âleme güzel ve tatlı bir meyvedir. Kevn ve vücuda bir nüvedir ki;… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
RUBUBİYYET-İ MUTLAKA — Herşeyi kaplayan ve idaresi altına almış olan Allah ın rububiyeti.(Evet bütün kâinatta hususan zihayatlarda ve bilhassa terbiye ve iaşelerinde her tarafta aynı tarzda ve umulmadık bir surette beraber ve birbiri içinde hakimâne, rahimâne bir dest… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük