hırdavat

hırdavat
is., Far. ḫurde + Ar. -āt
1) Kilit, tel, çivi vb. metal eşya
2) Önemsiz, ufak tefek eşya, gereksiz eşya

Tezgâhın ardındaki raflarda defter, kâğıt, kalem, silgi ve bir sürü hırdavat.

- O. Rifat

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • HIRDAVAT — Ehemmiyetsiz şeyler, öteberi. * Demirden mâmul eski âlet. (Bak: Hurdevat …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • ıvır zıvır — hırdavat …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • öteberi — hırdavat …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • hırdavatçı — is. Hırdavat satan kimse, nalbur …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yayma — is. 1) Yaymak işi 2) Yaymacının sattığı şeylerden oluşan sergi Hırdavat yayması …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yaymacı — is. Pazarlarda veya sokaklarda sergi açıp ufak tefek ve hırdavat satan kimse Yaymacıların sokağa döktükleri semaver, ibrik, şamdan, havan eli... R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • HURDEVAT — f. Kırık dökük, eski püskü şeyler, öteberi. Hırdavat …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • SAYDELAN — (C.: Sayâdile) Boncuk ve hırdavat satan çerçi …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”