HİKÂYE-PERDÂZ — f. Hikâye anlatan, hikâye ve roman söyleyen … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
hikâye etmek — ayrıntılarıyla anlatmak, söylemek Eve geldim, olup biteni hikâye ettim. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
HİKÂYE-NÜVİS — f. Hikâye ve roman yazarı. Hikâyeci, romancı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HİKÂYE — (Hikâyet) Bir hâdiseyi anlatmak. Anlatma. * Olmuş bir hâdise … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
hikâye birleşik zamanı — is., dbl. Yalın zamanlı bir fiilin geçmişte yapıldığını anlatan ve idi > di ekiyle kurulan kip (geldi + idi) > geldiydi, (gelse + idi) > gelseydi … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzun hikâye — is., ed. Ayrıntılı olayları ve kişi kadrosu geniş olan hikâye türü, uzun öykü … Çağatay Osmanlı Sözlük
Fİ'L-İ HİKÂYE — Gr: Geçmiş zamanda olmuş fakat konuşan kimsenin görmüş olduğu bir işi anlatan fiil. Meselâ: Okumuş idi, yazmış idi, vurdu gibi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
mikrofona koymak — hikâye, roman, oyun vb. eserleri radyo için elverişli duruma getirip yayımlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tahkiye etmek — hikâye etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
serçek — hikaye, masal, destan … Çağatay Osmanlı Sözlük