ışıksız

ışıksız
sf.
Işığı olmayan, karanlık

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно сделать НИР?

Look at other dictionaries:

  • basık — sf., ğı 1) Basılmış, yassılaşmış Başına, arkası basık, önü yüksek, çuha püsküllü bir şapka giymiş. M. Ş. Esendal 2) Çok yüksek olmayan, alçak Arka sokağa bakan, dar, basık tavanlı, ışıksız bir yerdi. P. Safa 3) Kısık Onun sesi de aynı şekilde… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • değer düşümü — is. Değersizlik Artık tanıyamadığımız bu ışıksız kentte üç ay içinde korkunç bir değer düşümüne uğrayan hayatlarımızı düşünmüştük. T. Uyar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ışıksızlık — is., ğı Işıksız, ışıktan yoksun olma durumu Oradaki karanlık ışıksızlıktan gelme maddi bir karanlık değil. A. Erhat …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karanlık oda — is. Fotoğraf camı banyosu, röntgen muayenesi vb. işlerin yapıldığı ışıksız oda …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ziyasız — sf. Işıksız, karanlık Yorgun dağları, ziyasız yalıları, bülbülsüz koruları mor ve serin sis örtüyordu. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • keñeşsiz — dan ışıksız, tedbirsiz I, 232 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”