iğneli fıçı — is. Çok sıkıntı ve üzüntü veren durum veya şey … Çağatay Osmanlı Sözlük
iğneli söz — is. Dokunaklı, kırıcı söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
İĞNELİ FIÇI — Mc: Eziyetli ve usandırıcı iş. İnsana eziyet veren ve rahatsız eden yer … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çapari — is., İt. ciaparin Beden, köstek ve iğne bölümlerinden meydana gelen, her bir iğneye hindi, horoz, kaz, martı, tavuk, ördek vb. kuşların kanat, kuyruk tüyleri takılan çok iğneli bir tür olta takımı … Çağatay Osmanlı Sözlük
fıçı — is., Rum. 1) Bir araya getirilerek çemberlerle tutturulmuş ensiz tahtalardan yapılan, yuvarlak, karnı şişkin ve altı üstü düz kap Su, kocaman fıçılara doldurulup arabalarla Beykoz a getirilir. S. Birsel 2) sf. Bu kabın alabileceği miktarda olan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karaiğne — is., hay. b. Bir çeşit iğneli karınca … Çağatay Osmanlı Sözlük
karmık — is., ğı, hlk. 1) Çay ağzında yapılmış olan balıkçı büğeti 2) Mersin balıklarının üremek için denizden nehirlere geçişleri sırasında avlanmalarında kullanılan ve nehir ağızlarına kurulan çok iğneli bir olta takımı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaşık — is., ğı 1) Sulu veya bazı ufak taneli yiyecekleri ağza götürmeye yarayan saplı sofra aracı 2) Ucu iğneli kaşık biçimindeki olta Birleşik Sözler kaşık çalımı kaşık düşmanı kaşık havası kaşık kaşık kaşık otu … Çağatay Osmanlı Sözlük
paraketa — is., den., İt. barchetta 1) Geminin saatteki hızını anlamak için kullanılan araç 2) Üzerinde yüzlerce iğneli köstek bulunan uzun balık oltası Paraketalarımızı yemledik, av gereçlerimize çekidüzen verdik, şakalaştık. Halikarnas Balıkçısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz — is. 1) Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil 2) Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük 3) Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi Yer yer… … Çağatay Osmanlı Sözlük