- ikna
- is., Ar. iḳnāˁ
Bir konuda birinin inanmasını sağlama, inandırma, kandırma
Sinirleniyor, kendi kendimi ikna için daha ısrarla, daha fazla konuşuyordum.
- S. F. AbasıyanıkAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Sinirleniyor, kendi kendimi ikna için daha ısrarla, daha fazla konuşuyordum.
- S. F. AbasıyanıkÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
iknâ — (A.) [ عﺎﻨﻗا ] razı etme. ♦ iknâ etmek razı etmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
ikna etmek — inandırmak, kandırmak Mektubu sırf Saffet in saadeti için gönderdiğine kendi vicdanını ikna etmek mecburiyetini hissediyordu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
İKNA' — Kanaat vermek. Râzı etmek. Râzı edilmek. İnandırmak. İnandırılmak. * Ayakta iki tarafa bakmadan durmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ikna olmak — inanmak, kanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
įknarplioti — tr. įpinti, įpainioti. | prk.: Inknarpliojo sukčiai žmogų – kaip ir kilpõs Ds. knarplioti; apknarplioti; atknarplioti; įknarplioti; išknarplioti; suknarplioti; užknarplioti … Dictionary of the Lithuanian Language
MUKNİ' — İkna eden. Kanaat veren. Kâfi derecede izah ve isbât eden. * Başını kaldırıp gözünü önüne dikip duran … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜMARESAT-I İLZAMİYAT — İkna ve ilzam etmek için meharetle bir işe devam etmek. İlzam için yapılan ustalıklar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TATMİN — İkna etmek. Kandırmak. * İnsanın kalbini emin etmek. Rahatlandırmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İFHAM — İkna edip sükût ettirmek. Delil göstermekle ve isbat etmekle galip gelmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kâni — (A.) [ ﻊﻥﺎﻗ ] yetinen, kanaat eden. ♦ kâni etmek ikna etmek. ♦ kâni olmak ikna olmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü