- ince
- sf.
1) Kendi cinsinden olanlara göre, dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı
İnce minare. İnce değnek. İnce kitap.
2) ZayıfSarışın, kuru, ince bir kadındı.
- Y. K. Beyatlı3) Taneleri ufak, iri karşıtıİnce un. İnce kum.
4) Aşırı özen gerektiren, kaba karşıtıİnce nakış.
5) AyrıntılıBugün temizlikçi geliyor. Şöyle ince bir temizliğe...
- T. Uyar6) Akışkanlığı çok olan, yoğun ve koyu olmayan (sıvılar)7) Tiz (ses), pes karşıtıİnce bir çocuk sesinin hırçınlaştığı, ağladığı işitildi.
- R. N. Güntekin8) Hafif, gücü azHiçbir hareket bu gülüş kadar belirsiz ve ince değildir.
- S. F. Abasıyanık9) mec. İyiden iyiye, enikonu, ayrıntılıBenim hasta olduğum günlerde her şey uzun uzun düşünülmüş, ince hesaplarla hazırlanmıştı.
- R. N. Güntekin10) mec. Düşünce, duygu veya davranış bakımından insanın sevgi ve saygısını kazanan, zarif, kaba karşıtıDostum şair, yazar Sabahattin Teoman, yazdığı ince bir mektupla durumu düzeltiyor.
Birleşik Sözler- ince iş- ince saz- ince ses- ince yağ- ince zarAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.