- izleyici
- is.
İzleme işini yapan kimse
Sürekli bir televizyon izleyicisidir.
- H. Taner
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Sürekli bir televizyon izleyicisidir.
- H. TanerÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
seyirci — is. 1) Bir olayı gören, izleyen kimse, izleyici 2) İzlemek, eğlenmek için bakan kimse, izleyici Seyircilerin şakalarına tahammül edemedim, tiyatrodan çıktım. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller seyirci kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
John Milton — For other people named John Milton, see John Milton (disambiguation). John Milton Portrait of John Milton in National Portrait Gallery, London c. 1629. Unknown artist (detail) Born 9 December 1608(1608 12 09) Bread Street … Wikipedia
Television content rating systems — give viewers an idea of the suitability of a television program for children or adults. Many countries have their own television rating system and each country s rating process may differ due to local priorities. Programs are rated by either the… … Wikipedia
spore tracer — Dyes spores of the fern, Lycopodium clavatum, used to label ground water in karstic terranes. Synonyms: (French.) traceur marqueur; (German.) Sporenmarkierung; (Greek.) lycopodium ichnithetis; (Italian.) tracciante vegetale; (Spanish.)… … Lexicon of Cave and Karst Terminology
izleyicilik — is., ği İzleyici olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
parsa — is., Far. pārse Bir izleyici topluluğu önünde yapılan gösteriden sonra toplanan para Ali direkten indikten sonra eline aldığı bir tepsi ile ahaliye sarıldı ve parsa toplamaya başladı. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller parsayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
peyrev — is., esk., Far. peyrev Başkasının izinden giden, izleyen kimse, izleyici … Çağatay Osmanlı Sözlük
sahneye çıkmak — 1) tiyatro, müzik vb. sanatçılar için sanatını izleyici önünde uygulamak, göstermek Türk kızı, orada sahneye çıktı ilk defa. Y. Z. Ortaç 2) mec. kullanılmak, görünmek, ortaya çıkmak Almanca yanında ara sıra Hırvatça da sahneye çıkıyor. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük