- kadıncağız
- is.
Kendisine karşı şefkat ve acıma duyulan kadın
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Diminutive — In language structure, a diminutive,[1] or diminutive form (abbreviated dim), is a formation of a word used to convey a slight degree of the root meaning, smallness of the object or quality named, encapsulation, intimacy, or endearment.[2][3] It… … Wikipedia
çift çubuk — is., ğu 1) Çiftçilik yapabilmek için gereken her türlü araç Kendi taksiratı haricinde parası çoğalınca çiftini çubuğunu bıraktı. Ö. Seyfettin 2) Mal mülk, para edebilecek bütün varlıklar Çiftini çubuğunu satarak İstanbul a gelip kızına kavuşan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ılımlılık — is., ğı Ilımlı olma durumu, mutedillik O zaman kadıncağız her zamanki ılımlılığı ile şöyle demişti. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurcalanmak — nsz Kurcalama işi yapılmak Kadıncağız kapı kurcalanırken hırsız sanıp bayılmış. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
tanıtmak — i, e 1) Bir kimsenin veya bir şeyin tanınmasını sağlamak 2) Bir kişinin kim olduğunu başkasına bildirmek, tanıştırmak, takdim etmek, prezante etmek Bizim eve sığınmış, terbiyeli bir kadıncağız diye tanıtmıştım. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
uçuk — 1. is., ğu, tıp Ateşli hastalıklar, ruhsal bunalımlar veya korku sonucu genellikle dudakta beliren kabarcık 2. sf., ğu 1) Uçmuş, soluk Parasızın yürüyüşü sürtük, gözleri süzük, rengi uçuk, sesi bozuktur. R. H. Karay 2) Açık (renk) Uçuk siyah… … Çağatay Osmanlı Sözlük
küçük dilini yutmak — şaşırmak, donakalmak Kadıncağız beni bu hâlde görünce az kalsın küçük dilini yutacaktı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
canı ile uğraşmak — 1) ağır hasta olmak, ölüm döşeğinde can çekişmek Kadıncağız canı ile uğraşıyor, sen de eğleniyorsun. R. N. Güntekin 2) büyük sıkıntıya düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük