kaldırma
Look at other dictionaries:
kaldırma kolcusu — is. Haddelenmekte olan sıcak metali gelberi ile kaldırıp paso makinesine girişi sağlayan kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
REF' — Kaldırma, yüceltme, yukarı kaldırma. * Lağvetme, hükümsüz bırakma. * Gr: Arapça bir kelimenin sonunu merfu (ötreli) okumak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HAL' — Kaldırma. Kal etme. * Hükümdarı tahttan indirmek. Azletmek. * Mansıb ve mesnetten ihraç etmek. * Elbise gibi şeyleri soymak. * Bir şeyi izâle edip ayırmak ve terketmek. * Karısını boşamak. Evlâdını evlâdlıktan reddetmek HAL (HULÂE) Debbâğların… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
fek — kaldırma; bir hukuki sınırlamanın kaldırılması; sona erdirme; bitirme … Hukuk Sözlüğü
mürtefi — kaldırma kaldırılmış … Hukuk Sözlüğü
Doner kebab — Döner kebap Doner meat being sliced from a rotating spit. Note the iron heating plate behind the spit, which is used to cook the meat Origin Place of origin Turkey Region or s … Wikipedia
atletizm — is., sp., Fr. athlétisme Beden gücünü, çevikliği, yetenekleri geliştirmeye yarayan koşu, atlama, ağırlık kaldırma, atma vb. tek başına yapılan bireysel sporların genel adı … Çağatay Osmanlı Sözlük
bertaraf — is., Far. ber + Ar. ṭaraf Kaldırma, giderme Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bertaraf etmek bertaraf olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
fesih — is., shi, huk., Ar. fesḫ 1) Verilmiş bir yargıyı kaldırma, bozma Fesih kararı. 2) Dağıtma, dağıtılma Parlamentonun feshi … Çağatay Osmanlı Sözlük
hasat — is., dı, Ar. ḥaṣād 1) Ürün kaldırma, ekin biçme işi 2) Bu yolla elde edilen ürün … Çağatay Osmanlı Sözlük