- kankızılı
- sf.
Usta, marifetli
O yırtık ve yapışkan gazetecilerin en kankızılı bile kelime alamıyordu kadının ağzından.
- M. Mungan
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
O yırtık ve yapışkan gazetecilerin en kankızılı bile kelime alamıyordu kadının ağzından.
- M. MunganÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kan — is. 1) Atardamar ve toplardamarların içinde dolaşarak hücrelerde özümleme, yadımlama görevlerini sağlayan plazma ve yuvarlardan oluşmuş kırmızı renkli sıvı Cebinden çıkardığı mendille ellerine bulaşan kanları silerek haykırdı. Ö. Seyfettin 2) mec … Çağatay Osmanlı Sözlük
kızıl — is. 1) Parlak kırmızı renk 2) sf. Bu renkte olan Sular sarardı... Yüzün perde perde solmakta / Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta. A. Haşim 3) sf., mec. Aşırı derecede olan Softalar arasında kızıl bir kavga kopmuştu. F. R. Atay 4) mec.… … Çağatay Osmanlı Sözlük