kepenk kapatmak — çalışamaz duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
eyer kapatmak (veya kapamak) — eyeri atın sırtına koyup bağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
parantez kapatmak — sözü, konuşmayı bitirmek Şair bu kaba imalı latife parantezini çoktan kapatmış, şarkısına devam etmişti. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kontak kapatmak (veya kapamak) — 1) bir taşıtın çalışan motorunu durdurmak için kontak anahtarını çevirerek elektrik devresini kapamak 2) mec. bir olayı protesto etmek için sürücüler trafiğe çıkmamak, taşıtlarıyla trafiği engellemek veya bir süre bulunduğu yerde kalıp motoru… … Çağatay Osmanlı Sözlük
eski defterleri kapatmak — eski olayları yeniden ele almamak O, eski defterleri çoktan kapatmış, Osmanlıya kucağını açmıştı. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
defteri kapamak (veya kapatmak) — 1) söz konusu işi artık yapmaz olmak 2) bir şeyle ilgiyi kesmek Saçmalama, ben o defteri kapatalı bir yılı geçti. A. Kulin … Çağatay Osmanlı Sözlük
ucuza kapatmak — argo ucuza almak, fırsatı değerlendirmek Hem arabayı ucuza kapattım hem sağlama bağladım. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
mal kapatmak — para karşılığında herhangi bir üretim alanındaki verimin sırf kendisine ayrılmasını sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çenesini kapatmak — susturmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hesabı kapatmak — her türlü ilişkiyi bitirmek, sona erdirmek Bir hesabı daha kapatmış olmanın gönül rahatlığıyla ıslık çalarak indim merdivenlerden. S. Dölek … Çağatay Osmanlı Sözlük