anafora kaptırmak — emeksiz, karşılıksız olarak başkasının yararlanmasına imkân vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yuları ele vermek (veya kaptırmak) — birinin sözünden çıkmayacak duruma gelmek, kendi iradesiyle davranmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
paçayı kaptırmak — 1) yakalanmak, ele geçirilmek 2) karıştığı ancak sonradan ayrılmak istediği bir işten kendini kurtaramamak 3) dilediği gibi davranamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sakalı ele vermek (veya kaptırmak) — başkasının sözünden çıkmayacak bir duruma düşmek Yumuşak durmak, yalvarmak, sakalı ele vermek demektir, sonra artık evin idaresi ne olacak? M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
yakasını kaptırmak — bir şeyin, bir kimsenin etkisinden kendisini kurtaramamak Ooo ... dedi, konukların en yaşlısı, sen yakanı iyice kaptırmış gibisin. N. Araz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini kaptırmak — 1) bir şeyin etkisinden kurtulamayacak duruma düşmek Kendini genç yaşında rakıya kaptırdı, çok sürmedi, sonunda perişan oldu. O. C. Kaygılı 2) uğraşmaya başladığı bir işten kendini kurtaramamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü kaptırmak — âşık olmak Kız kaptırdı gönlünü / Sevdiği kalpsizin biri. B. Necatigil … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapturmak — kaptırmak, çaldırmak. II, 189 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
aldırmak — nsz 1) Alma işini yaptırmak Söyledim, söyledim, bir urgan aldıramadım. N. Cumalı 2) i, e Getirtmek Ne yaptı yaptı, nişanlısını oraya aldırdı. C. Uçuk 3) Vücuttan herhangi bir parçayı veya organı sağlık sebebiyle çıkarttırmak Bademcik aldırmak.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
anafor — is., coğ., Rum. 1) Girdap 2) mec. Karmakarışık, sinirli, güç durum Korkunç bir anaforun öfkesine kapılmış, sağa sola savrulup duruyorlar. A. İlhan 3) argo Yolsuzluk yapılarak elde edilen şey Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller anafora kaptırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük