- kayıtlı
- sf.
1) Kaydı yapılmış, kayda geçirilmiş olan
İkili, on bir Arap atının kayıtlı olduğu bir koşuya konmuştu.
- N. Cumalı2) mec. Şarta bağlıBirleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
İkili, on bir Arap atının kayıtlı olduğu bir koşuya konmuştu.
- N. CumalıÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kayıtlı sermaye — is., ekon. Anonim şirketlerin ticaret siciline kaydedilmiş sermayeleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaydı kuydu olmak — kayıtlı olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
MUKAYYED — Kayıtlı. Serbest olmayan. Sınırlı. Bağlı. * Deftere geçmiş, kaydedilmiş olan. Bağlanmış. El veya ayağında zincir, kelepçe bulunan. Mevkuf olan. * Bir işe ehemmiyet veren. İşine önem verip bakan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
mukayyet — kayıtlı; sınırlı; kaydolunmuş; deftere geçirilmiş … Hukuk Sözlüğü
borsa kâğıdı — is. Borsada kayıtlı, alınıp satılan hisse senedi … Çağatay Osmanlı Sözlük
demirbaş — is. 1) Bir yerde kullanılan, bir yere kayıtlı olan, bir görevliden öbürüne teslim edilen dayanıklı eşya Bu masalar demirbaştır. 2) sf. Bu nitelikte olan Demirbaş gereç. Demirbaş dolap. 3) sf., mec. Bir yerin eskisi, emektarı olan (kimse) Gerçi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dil laboratuvarı — is., db. 1) Yabancı dil öğretiminde, kayıtlı dil malzemesiyle ders yapılan yer 2) Ses bilimi çalışmalarında elektronik araçlarla seslerin değerlendirildiği yer … Çağatay Osmanlı Sözlük
dinleyici — is. 1) Söylenen veya çalınan bir şeyi dinleyen kimse Belki hürmetlerini göstermek isteyen dinleyiciler ayağa kalkmak isteyeceklerdi. A. Ş. Hisar 2) Kayıtlı olmadığı hâlde derslere dışarıdan devam eden kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
kayıt kuyut — is., du, hlk. Kayıtlı bulunma durumu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kaydı kuydu olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mukayyet — sf., esk., Ar. muḳayyed 1) Bağlı olan, bağlanmış 2) Bir şart veya kayıtla bağlı olan 3) Yazılmış, yazılı, kayıtlı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller mukayyet olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük