- kaynamak
- nsz
1) Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak
Su, 100 °C'de kaynar.
2) Yiyecek, içecek pişmek, haşlanmakDoktorun sade kaynamış kahvesini söylemesini bekledi ve garson gider gitmez konuştu.
- T. Buğra3) Yerden çıkmakPaşaoluk yaylasının her bucağından bir pınar kaynar.
- F. R. Atay4) Kırık, çatlak kemik veya metal parçalar eski durumunu almak, birbirine yapışmak5) Yara kapanmak, iyileşmek6) Mayalı bir şey kabarıp köpürmekŞıra kaynamış.
7) Mide ekşimek8) Çalkantı durumunda olmak, dalgalanmakDeniz kaynıyor.
9) Çok miktarda bulunmakBurada karıncalar kaynıyor.
10) Gizli bir iş çevirmek, için için hazırlanmakBurada bir iş kaynıyor.
11) Gerektiği gibi yapılamamakLafa daldık, ders kaynadı.
12) Artmak, çoğalmak, yoğunlaşmakGittikçe kaynayıp kabaran bir hiddet, taşmak raddesine gelmiş kelimelerle dudaklarına kadar çıkıp titriyordu.
- H. Z. Uşaklıgil13) Coşmak, heyecanlanmak14) mec. Bir yerde huzursuzluk, tedirginlik olmak15) argo Arada kaybolmakDeğerli bir çalışma kaynadı gibi geliyor bana.
- S. İleriAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.