kazımak — kazmak ve eşmek, deşmek, kazımak III, 264 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kökünden kazımak — kökünü kazımak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kökünü kazımak — bir daha üreyemez duruma getirmek, hiçbir kalıntısını bırakmamak, yok etmek Bizimkilerin de amacı aynı / Doğan güneşle birlikte kökünüzü kazıyıp / Yeryüzünde bırakmamak izinizi. T. Oflazoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ezmek — kazımak, sıyırmak I, 165 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kırmak — kazımak, bir şeyi kökünden çıkarmak; kırmak, II, 7. 24, 401, 406 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kırtışlamak — kazımak III, 350 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kök — 1. is., bit. b. 1) Bitkileri toprağa bağlayan ve onların, topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz bölüm 2) bit. b. Süsende olduğu gibi yer üstüne sap çıkaran çok yıllık yer altı gövdesi 3) Bazı şeylerde dip bölüm Diş kökü. 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çamurluk — is., ğu 1) Çamuru çok olan yer Bahçenin o tarafı çamurluk. 2) Paçaları çamurdan korumak için giyilen tozluk 3) Taşıtlarda tekerleklerin üst bölümünü örten parça 4) Ayakkabıların çamurunu kazımak için yapılarda giriş kapısının önünde, yere çimento … Çağatay Osmanlı Sözlük
çapla — is. Maden kazımak için kullanılan çelik kalem … Çağatay Osmanlı Sözlük
kazıma — is. 1) Kazımak işi 2) tıp Vücutta boşluklar içinde bulunan yabancı cisimleri, hasta veya zararlı sayılan dokuları kazıyarak almak, kürtaj Birleşik Sözler kazıma resim … Çağatay Osmanlı Sözlük