kepaze etmek — utanılacak bir duruma düşürmek Onu kepaze etmek için bu rolü vermişlerdi. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
KEPAZE — İtibarsız, âdi, mübtezel, kıymetsiz kimse. Haysiyetsiz, şerefsiz, rezil. Hürmet ve saygıya müstahak olmıyan. * Tâlim için kullanılır yay … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kepaze — bakımsız , çirkin … Beypazari ağzindan sözcükler
kepaze olmak — gülünç veya utanılacak duruma düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
MAHRUZ — Kepâze, rezil, rüsvay, aşağılık, âdi. İtibarsız … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
кепец — (тур. kepaze) џуџе … Macedonian dictionary
kepazelik — is., ği Kepaze olma durumu veya kepazece davranış, maskaralık, rezalet Sevda denilen kepazelik benim de başımda... A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
uygunsuz kadın — is. Kötü yola sapmış kadın Bu oğlan bir kadın seviyor, çok uygunsuz kepaze bir kadın. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
ensesinde boza pişirmek — 1) ısıtmak, kızgın duruma getirmek Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş, vücutlarının teri mintanlarının üstüne çıkmıştı. H. Taner 2) birini çok üzmek, tedirgin etmek İhtiyarlık kepaze şey... Şimdi çocuk evde ensemde boza pişiriyor. R. N.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kepec — kèpec m DEFINICIJA razg. pejor. onaj koji je vrlo niskog, patuljasta rasta; patuljak ETIMOLOGIJA tur. kepaze … Hrvatski jezični portal