- kırılma
- is.
1) Kırılmak işi2) mec. Yürürken salınma, nazlı yürüyüş3) fiz. Saydam bir ortamdan başka bir saydam ortama geçen ışının doğrultusunu değiştirmesiBirleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kırılma noktası — is. Bir olay veya gelişmenin ulaştığı en duyarlı an veya durum … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnunun direği kırılma — çok kötü kokan koku … Beypazari ağzindan sözcükler
TEFASSUM — Kırılma. Kesilme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İNFİSAM — Kırılma. * Kesilme. * Yırtılma. * Üzülme. * Kopma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İNHİTAM — Kırılma, ezilme, ufalanma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İNKİSAR — Kırılma. Gücenme. * Beddua ve lânet okuma. * Şikeste olma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
inkisar — is., esk., Ar. inkisār 1) Kırılma 2) Gücenme, gönlü kırılma 3) mec. İlenme, ilenç Birleşik Sözler inkisarıhayal Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
dağ oluşu — is., jeol. Yer kabuğunun belli yerlerinde kıvrılma, kırılma ve yükselme olayları sonucu dağların oluşunu inceleyen bilim kolu, orojeni … Çağatay Osmanlı Sözlük
fay — is., jeol., Fr. faille Kayaç kütlelerinin bir kırılma düzlemi boyunca yerlerinden kayması, kırık (III) … Çağatay Osmanlı Sözlük
hasar — is., Ar. ḫasār Herhangi bir olayın yol açtığı kırılma, dökülme, yıkılma gibi zarar Yağmur yollarda hasara yol açtı. Deprem çok hasar yaptı. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller hasara uğramak … Çağatay Osmanlı Sözlük