- kırmızımtırak
- sf., -ğı
Kırmızımsı
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
nar — is., bit. b., Far. nār, enār 1) Nargillerden, yaprakları karşılıklı, çiçekleri büyük, koyu kırmızı renkte, küçük bir ağaç (Punica granatum) 2) Bu ağacın kırmızımtırak sarı sert bir kabukla örtülü, içinde çok sayıda kırmızımtırak, sulu taneler… … Çağatay Osmanlı Sözlük
diş eti — is., anat. Diş köklerini kaplayan kalın kırmızımtırak et Birleşik Sözler diş eti damak ünsüzü diş eti dudak ünsüzü diş eti ünsüzü … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırmızımsı — sf. Rengi kırmızıyı andıran, kırmızıya benzeyen, kırmızımtırak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuzukulağı — is., bit. b. Karabuğdaygillerden, nemli yerlerde yetişen, yaprakları salata olarak kullanılan, çiçekleri iki evcikli ve kırmızımtırak bir bitki, ekşikulak (Rumex acetosa) Birleşik Sözler kuzukulağı asidi … Çağatay Osmanlı Sözlük
maun — is., bit. b. 1) Tespih ağacıgillerden, Hindistan ve Honduras ta yetişen büyük bir orman ağacı, akaju (Swietenia mahagoni) 2) Bu ağacın parlak kırmızımtırak renkte, sert ve iyi cilalanan kerestesi 3) sf. Bu keresteden yapılan Parası olsa o deminki … Çağatay Osmanlı Sözlük
paşaçadırı — is., bit. b. Begonyagillerden, kalp biçimindeki yapraklarının altı kırmızımtırak, üstü koyu yeşil, gövdesi sürünücü ve etli bir süs bitkisi (Begonia feasti) … Çağatay Osmanlı Sözlük
sarısabır — is., brı, bit. b. 1) Zambakgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, yaprakları oldukça yüksek bir sapın tepesinde rozet biçiminde toplanmış bulunan bir süs bitkisi, azvay (Aloe vera) 2) Bu bitkinin etli ve kalın yapraklarından çıkarılan,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
su nanesi — is., bit. b. 20 90 cm yükseklikte, kırmızımtırak renkli, az veya çok tüylü, yaprakları saplı ve kuvvetli kokulu, çok yıllık ve otsu bir bitki (Mentha aquatica) … Çağatay Osmanlı Sözlük
sümter — is., bit. b. Kırmızımtırak, küçük taneli sert buğday … Çağatay Osmanlı Sözlük
turna kırı — is. 1) Kırmızımtırak gri 2) sf. Bu renkte olan … Çağatay Osmanlı Sözlük