- aramak
- -i
1) Birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak
Dükkânın içinde gözleriyle bir şeyler aradı.
- S. F. Abasıyanık2) Araştırmak, yoklamakCeplerini aramak.
3) Ziyarete, hatır sormaya gitmekBir kere düştün mü ne arayan olur ne soran!
- B. Felek4) Bir şeyin yokluğunu duyarak geri gelmesini istemek, özlemekSeni çok arıyorum, Ziyacığım.
- C. S. Tarancı5) Önem verip istemekBen böyle şeyleri aramam.
6) mec. Şart koşmakAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller- <- <
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Look at other dictionaries:
aramak taramak (veya arayıp taramak) — dikkatle aramak, çok aramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
parmağını aramak — (birinin) ilgisini, bağlantısını aramak, kurulan düzeni araştırmak Bu polemik kampanyasında bazı gizli teşekküllerin parmağını aramak gerektiği fikrinde idi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzını aramak (veya yoklamak) — ağız aramak Bazı yorumcular karşısındakinin ağzını aramak, gerçek düşüncesini öğrenmek için böyle karamsar görünme yolunu tuttuğunu savunuyorlar. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
bahane aramak — bir işi yapmamak için sebep aramak Yalnız kalmak için bahaneler arayan sendin. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
bucak bucak aramak — her yerde aramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
delik deşik aramak — her yerde aramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaçacak delik aramak — korku ile saklanacak yer aramak O adam onları aşağıladıkça utancından kaçacak delik arayan Âşık Ali ye acıyordu. Y. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
kusur aramak — yanlışını, eksikliğini, elverişsizliğini aramak Hepsi de yeni gelende bir kusur arıyorlar. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
maraza aramak — çekişmek, olay çıkarmak için bahane aramak İkinci yarıda herkesin dili bir karış dışarı çıktığı, maraza aradığı, çamurlaştığı zaman, seninki, oyuna yeni girmiş gibi terütaze koşar durur. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
cepten aramak — (birini) bir kimseyi cep telefonundan aramak … Çağatay Osmanlı Sözlük