- korkutucu
- sf.
Korku veren
Bu siyah rüzgârlı gecenin ademi andıran, ölümü ihtar eden korkutucu karanlığı gözlerinden vücuduna, damarlarına giriyor, kanına karışıyor, ruhuna nüfuz ediyordu.
- Ö. Seyfettin
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bu siyah rüzgârlı gecenin ademi andıran, ölümü ihtar eden korkutucu karanlığı gözlerinden vücuduna, damarlarına giriyor, kanına karışıyor, ruhuna nüfuz ediyordu.
- Ö. SeyfettinÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
MUHAZZİL — Korkutucu … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜFŞİL — Korkutucu, korkutan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
korkutuculuk — is., ğu Korkutucu olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
avurt satmak (veya avurt zavurt etmek) — 1) beceremeyeceği şeyleri becerebilecekmiş gibi konuşmak 2) korkutucu sözler söylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aslan kükrerse atın ayağı kösteklenir — güçlü kimsenin korkutucu sözleri, güçsüzü kıpırdayamayacak duruma getirir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
mûhiş — (A.) [ ﺶﺣﻮﻡ ] korkunç, korkutucu … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
muvahhiş — (A.) [ ﺶﺣﻮﻡ ] korkutucu … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
DEHŞET-ENGİZ — f. Çok dehşet verici. Çok korkutucu. DELİL İ ARŞÎ VE SÜLLEMÎ Eski mantıkta Vahdaniyyet i İlâhiyyeyi ve teselsülün muhaliyyetini isbat bahislerinde geçen delillerdendir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ENDAZ — f. Atan, atmış, atıcı mânasında birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Dehşet endaz $ : Dehşet verici, korkutucu … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HEY'A — Yere dökülen birşeyin akması. * Korkutucu ses … Yeni Lügat Türkçe Sözlük