koymak

koymak
-i, -e, -ar
1) Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek

Öteki elini doktorun omzuna koydu.

- S. F. Abasıyanık
2) Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak

Bu işe kimi koyacağız?

3) Bırakmak

İçeri kimseyi koymuyorlar.

4) Katmak, eklemek

Mal üstüne mal koymak için içi giden bir kişidir.

- S. Birsel
5) İmza, tarih, adres yazmak
6) Uyulması gereken kuralları belirlemek, ortaya çıkarmak

Orduda yaşayan manevi kuvveti de meydana koyuyor.

- R. E. Ünaydın
7) nsz Etkilemek, dokunmak

Bu söz ona çok koymuş.

8) Bir şey veya kimse için kullanmayı belirlemek, ayırmak

Giderlerini iki ay içinde yerine koydu.

- N. Cumalı
9) Bırakmak, terk etmek
Birleşik Sözler
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно решить контрольную?

Look at other dictionaries:

  • koymak — koymak, koyuvermek, bırakmak, dökmek, çalkamak II, 45; III, 39, 171. 246 bkz; kodmak, kotmak …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • ambargo koymak — 1) gemilerin limanlardan hareketini yasaklamak 2) bir malın serbest sürümünü engellemek 3) bir mala el koymak, müsadere etmek 4) siyasi, ekonomik, sosyal alanlarda caydırmak amacıyla yaptırım uygulamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • haciz koymak — (bir şeye) borçlunun malına el koymak Ya parayı verirsiniz ya da haciz korum. B. Felek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hareke koymak — Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde ünsüzlerin üstüne ünlü ile okunmasını sağlayan işaret koymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kundak sokmak (veya koymak) — 1) yangın çıkarmak için bir yere tutuşmuş yağlı bez parçası koymak 2) mec. ara bozacak bir söz söylemek veya böyle bir davranışta bulunmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mim koymak — 1) unutulmaması için işaret koymak 2) önemli bularak üstünde ısrarla durmak Bu lafıma mim koy dedi Sabri Bey. A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • nokta koymak — 1) gereken yerde nokta işaretini kullanmak 2) mec. bir işi bitirmek, tamamlamak 3) mec. son noktayı koymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kafese koymak — argo aldatıp çıkar sağlamak O, ya birisini batırmak yahut da kafese koymak için ziyafet çekerdi. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • öpüp başına koymak — 1) bir nimeti veya kutsal sayılan bir varlığı saygıyla el üstünde tutmak, yüksekte tutmak 2) bir şeyi memnunlukla karşılamak, saygı duymak, saygıyla karşılamak Ne dediği bilinmez, anlaşılmaz, kapalı kutu şiirleri öpüp başımıza koymak lazım… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • rehine koymak (veya vermek) — Tutuya koymak Beş lira için ananın saatini rehine koyduğunu unuttun mu? H. R. Gürpınar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”