kuçaklamak — kucaklamak III, 338 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
koçmak — kucaklamak II, 5 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kollarının arasına almak — kucaklamak Beni kollarının arasına alıyor, saçlarımı okşuyor. H. Z. Uşaklıgil … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuçmak — kucaklamak, ihate etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
koçuşmak — kucaklamak II, 92; III, 188 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
aymazlık — is., ğı Çevresinde olup bitenlerin farkına varamama durumu, aymaza yakışacak durum, gaflet Romancı, Türk toplumunu tarihi içinde bütün aymazlıklarıyla kucaklamak ister. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
bohçalamak — i 1) Bir şeyi bohça içine koyup sarmak 2) sp. Güreşte rakibin kol ve ayaklarını üst üste getirerek kımıldayamaz durumda alttan kavrayıp kucaklamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hararet — is., Ar. ḥarāret 1) Sıcaklık Odanın harareti. 2) Susama, susuzluk Çay, harareti giderir. 3) mec. Coşkunluk, ateşlilik Onu bileğinden tutup çekerek hararetle kucaklamak ister gibi yaptı, P. Safa Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller hararet basmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
koçmak — i, ar, hlk. 1) Kucaklamak Ne kadar cevretse şikâyet etmem / Öperim, koçarım, ihanet etmem. Halk türküsü 2) Cinsel ilişkide bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kucaklama — is. Kucaklamak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük