- kulağı kirişte
- sf.
Söylenecek sözü, gelecek haberi sabırsızlıkla bekleyen (kimse)
Sınır boylarında Mehmet, gözünü dört açmış, kulağı kirişte nöbet tutuyordu.
- H. Taner
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Sınır boylarında Mehmet, gözünü dört açmış, kulağı kirişte nöbet tutuyordu.
- H. TanerÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kulağı tetikte — is. Kulağı kirişte Kulağı tetikte, avuçları terlemiş, yüreği küt küt atıyor, çıkıyor odadan. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulak — 1. is., ğı, anat. 1) Başın her iki yanında bulunan işitme organı Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum. H. C. Yalçın 2) anat. Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü Elleriyle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kiriş — is. 1) Bazı telli müzik araçlarında kullanılan, hayvan bağırsaklarından yapılan tel 2) Ok atılan yayın iki ucu arasındaki esnek bağ 3) anat. Kasların uçlarında bulunan, kasları kemiklere ve başka organlara bağlayan beyazımsı kordon 4) mat. Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük