manasız

manasız
sf.
1) Anlamsız

Kim bilir nasıl manasız şeyler karalayıp oraya atmışım.

- H. R. Gürpınar
2) mec. Yersiz, boş, yararsız

Arkasından koşanlar bu kokudan kaçtılar, onu ağır ve manasız buldular.

- H. C. Yalçın

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно сделать НИР?

Look at other dictionaries:

  • LÂ-YA'Nİ — Mânasız, bo …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • TAHAKKÜMÎ — Mânasız iddia. Delilsiz, isbatsız haklılık dâva etmek, Mânasız mücerred dâva …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • HAŞVÎ — Mânâsız sözler söyleyen, saçma sapan konuşan. * Haşve benziyen …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • MİHZAR — Mânâsız ve saçma sapan sözler konuşan …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • VAHİ — Mânâsız, saçma. Ehemmiyetsiz. * Ahmak. Düşkün. Zaif …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • ZAGZAGA — Mânâsız söz. * Bir nesneyi gizlemek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • İFCAS — Mânâsız ve münasebetsiz şeylerle kibirlenme …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • bî-ma'nâ — manasız; anlamsız …   Hukuk Sözlüğü

  • düpedüz — zf. 1) Çok düz ve doğru bir biçimde, dümdüz olarak 2) Yalın, basit, süssüz, sade bir biçimde Bir lakırtıyı düpedüz söylemek dururken, daha çok beğenilsin diye dolambaçlı yollardan söylediniz mi, çok kere manasız manasız şeyler meydana çıkıyor. O …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • anlamsız — sf. Anlamı olmayan, önemli bir şey anlatmayan, manasız …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”