- mevzubahis
- sf., -hsi, esk., Ar. mevzūˁ + baḥṣ
1) Söz konusu
O hâlde burada yine kanmak ve kandırmak mevzubahistir.
- S. F. Abasıyanık2) Adından söz edilen
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
O hâlde burada yine kanmak ve kandırmak mevzubahistir.
- S. F. AbasıyanıkÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
bahis — is., hsi, Ar. baḥṣ 1) Üzerinde konuşulan şey, konu Bu bahisleri bırakalım artık. P. Safa 2) Görüşünde veya iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü anlaşma 3) esk. Bir kitabın bölümlerinden her biri Birinci bahis.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fırka — is., esk., Ar. firḳa 1) İnsan topluluğu 2) Siyasal topluluk, parti (I) Mecliste, hâkim olan fırkanın, hükûmet teşkilini, muhalif ve ekalliyette bulunan bir fırkaya terk etmesi ise asla mevzubahis olamaz. Atatürk 3) ask. Tümen Benim burada bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mevzu — is., Ar. mevżūˁ Konu Para aklımdan geçen bir mevzu olmamıştır. A. Gündüz Birleşik Sözler mevzubahis bahis mevzusu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller mevzuya girmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz konusu — sf. Sözü edilen, üzerinde konuşulan, bahis konusu, bahis mevzusu, mevzubahis Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller söz konusu edilmek söz konusu olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
zevkiselim — is., esk., Ar. ẕevḳ + selīm En yüksek zevk Şehrin zevkiselimi mevzubahis olunca bu hususta bir karar vermek hakkı belediye meclisine aittir. H. Taner Birleşik Sözler zevkiselim sahibi … Çağatay Osmanlı Sözlük