mutlak — (A.) [ ﻖﻠﻄﻡ ] kesin … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
MUTLAK — Salıverilmiş. Itlak olunmuş. Serbest. * Kat i. Şüphesiz. * Aslâ bir şarta bağlı olmayan. Yalnız, tek. (Bak: Itlâk)(Âyet, neye felâh bulacaklarını tâyin etmiyor. Güya o sükûtla der: Ey müslümanlar! Müjde size. Ey müttakî! Sen Cehennem den felâh… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
FAKR-I MUTLAK — Mutlak fakirlik. Mü min bir kulun Cenâb ı Hakka karşı mutlak muhtaç halde olduğunu bilişi. Nihayetsiz muhtaç olduğu Allaha (C.C.) ve emirlerine tam teslimiyyetle sığınması hâleti … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
FEYYAZ-I MUTLAK — Mutlak ve sonsuz feyiz ve bolluk sahibi. Allah.(Kader herşeye bir miktar ve o miktara göre bir kalıp vermiştir. Feyyaz ı Mutlak tan aldığı feyze olan kabiliyeti, o kalıba göredir. M.N … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
GADR-I MUTLAK — Mutlak gadr, zulüm … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
mutlak değer — is., mat. Salt değer … Çağatay Osmanlı Sözlük
mutlak mera — is., coğ. Kendiliğinden gelişen ve otlatmaya elverişli bir bitki örtüsünü üzerinde taşıyan mera … Çağatay Osmanlı Sözlük
mutlak nem — is., coğ. Salt nem … Çağatay Osmanlı Sözlük
mutlak sıcaklık — is., ğı, fiz. Salt sıcaklık … Çağatay Osmanlı Sözlük
mutlak sıfır — is., fiz., kim. Salt sıfır … Çağatay Osmanlı Sözlük