nebze
Look at other dictionaries:
NEBZE — Az miktar, cüz i, bir şeyin artığı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bir nebze — sf. 1) Çok az, bir parça 2) zf. Kısa bir süre, bir an Hiddetlenmeden bir nebze de beni dinle! S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
želti — želti, žẽlia (žẽli), žėlė (žėlo) KBII162, K, K.Būg, Rtr, Š, DŽ, FrnW, NdŽ, KŽ 1. intr. Q236, R390, MŽ, MŽ525, OsG72, D.Pošk, Sut, N, K, M, L, ŠT242, ŽŪŽ35 augti žaliuojant, žaliuoti (apie daržoves, žoles ir pan.): Želiu, vaisausi, riečiuosi… … Dictionary of the Lithuanian Language
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
ömrü oldukça — yaşadıkça Ekonomik özgürlüğümden bir nebze olsun ödün vermeyeceğim ömrüm oldukça. A. Erhat … Çağatay Osmanlı Sözlük
žėlavoti — מėlavoti, oja, ojo Rtr, NdŽ, KŽ, ZtŽ, žė̃lavoti, oja, ojo; R, N, M, L 1. intr., tr. gedėti: Dabar sesers ji žė̃lavoja Skdv. Kaip numirė, ale vis tiek žė̃lavoti nebžė̃lavojom Klk. Buvo pasakyta vieną metą žėlavoti Krž. Bene žė̃lavoji bimbalą,… … Dictionary of the Lithuanian Language