okkalı — ağır … Beypazari ağzindan sözcükler
okkalı kahve — is. Bol kahve ile yapılmış ve büyük fincana konulmuş kahve … Çağatay Osmanlı Sözlük
οκαλής — ο οκαδιάρικος. [ΕΤΥΜΟΛ. < τουρκ. okkali] … Dictionary of Greek
fakat — bağ., Ar. faḳaṭ Yalnız, ancak, ama, lakin Ellilik, kır saçlı fakat dinç, okkalı bir adam bağırdı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
hürmetli — sf. 1) Saygılı 2) alay Oldukça büyük, okkalı Direk gibi bir boynu, hürmetli bir göğsü vardı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
kahve — is., bit. b., Ar. ḳahve 1) Sıcak iklimlerde yetişen, kök boyasıgillerden bir ağaç (Coffea arabica) 2) bit. b. Bu ağacın meyvesinin çekirdeği 3) Bu çekirdeklerin kavrulup çekilmesiyle elde edilen toz 4) Bu tozla hazırlanan içecek Bir fincan kahve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
verilmiş sadakası olmak — büyük bir tehlike veya kaza atlatıldığında söylenen bir söz Hiç böyle okkalı enayilik ettiğin yoktu. Ne oldu sana? Gene verilmiş sadakan varmış. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
mirasa konmak — bir kimseye önemlice bir kalıt kalmak Bizimkiler okkalı bir mirasa konmuşlar da o hergelenin hakkını mı yemişler ne? H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük