- oymalı
- sf.
Oymaları bulunan, oymalarla süslenmiş olan
Anasını yanındaki oymalı, yaldızlı kanepeye oturttu.
- R. EnisBirleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Anasını yanındaki oymalı, yaldızlı kanepeye oturttu.
- R. EnisÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
oymalı yaprak — is., ğı, bit. b. Meşe yaprağı gibi kenarları girintili çıkıntılı olan yaprak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çiçeklendirmek — i 1) Çiçekli duruma getirmek 2) Çiçekli bir durumdaymış gibi görünmek Güneş, döşemenin muşambaları üzerinde oymalı gölgeler çiçeklendiriyordu. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
çinili — sf. Çinisi olan, çinilerle bezenmiş olan En göze çarpan yerlerinde de oymalı ya da çinili ocaklar vardır. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
kordon — is., Fr. cordon 1) Genellikle ipekten yapılmış kalın ip Yaver kordonu. 2) Saat, madalyon vb.ni asmaya yarayan ince zincir Bize defineden pay çıkaracak derken bütün urbamızı, saat kordonumuzu, para cüzdanımızı, yeni potinlerimizi üste verdik. H. R … Çağatay Osmanlı Sözlük
korniş — is., Fr. corniche 1) Perde asmaya yarayan, metal veya plastikten yapılmış araç 2) mim. Çerçeve biçiminde oymalı çıkıntı 3) Sarp, kayalık çıkıntı ... Küçük Çamlıca nın kornişinde sıra sıra park etmiş son model arabalar duruyor. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
mine çiçeği — is., bit. b. 1) Mine çiçeğigillerden, yaprakları karşılıklı ve oymalı, çiçekleri başak durumunda alacalı, mavi veya menekşe renginde, sapı dört köşeli olan güzel kokulu bir bitki (Verbena) 2) Bu bitkinin çiçeği … Çağatay Osmanlı Sözlük
oylum oylum — zf. Oymalı, girintili çıkıntılı bir biçimde Benim için açtı bu güller / Oylum oylum, katmer katmer. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
taç — 1. is., cı, Ar. tāc 1) Soyluluk, iktidar, güç veya hükümdarlık sembolü olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlık Tahtlar, taçlar artık tarihe karıştı. 2) Gelinlerin başlarına takılan süs 3) Genellikle göz düzeyinden yüksek mobilyaların… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaprak — is., ğı, bit. b. 1) Bitkilerde solunum, karbon özümlenmesi, terleme vb. olayların oluştuğu, çoğu klorofilli, yeşil ve türlü biçimdeki bölümler Dökülmüş yapraklar, bozulmuş bağlar / Bülbülün konduğu dallar perişan. Karacaoğlan 2) bit. b. Sarma… … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜŞEBBEK — (Şebek. den) Ağ ve kafes gibi örülmüş olan. Küçük tahta parçalarından yapılan oymalı kafes … Yeni Lügat Türkçe Sözlük