öksürük olmak — öksürük hastalığına yakalanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
öksürük otu — is., bit. b. Gövdesi pullarla kaplı, sarı çiçekli, ekin tarlaları için zararlı, çok yıllık ve otsu bir bitki (Tussilago farfara) … Çağatay Osmanlı Sözlük
öksürük tıksırık — is., ğı Sık sık öksürme İnsana çok yararmış hem de öksürüğe tıksırığa birebirmiş. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
öksürük tutmak — sürekli ve şiddetli öksürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuru öksürük — is., ğü Balgam çıkarılmayan öksürük Bir müddetten beri onda kuru bir öksürük vardı. H. Z. Uşaklıgil … Çağatay Osmanlı Sözlük
HÜKÂ' — Öksürük … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
duma — öksürük … Beypazari ağzindan sözcükler
CÜŞRE — Öksürük. * Göğüs sertliği … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kuru — sf. 1) Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı. H. E. Adıvar 2) Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan Kuru çöl. Kuru tepeler. 3) Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Грамматика турецкого языка — Турецкий язык относится к агглютинативным (или «приклеивающим») языкам и, тем самым, существенно отличается от индоевропейских. Содержание 1 Морфология 1.1 Гармония гласных 1.2 Число … Википедия