- paslanmak
- nsz
1) Üzerinde pas oluşmak
Bıçak paslandı.
2) mec. İşsizlikten, tembellikten, hareketsizlikten canlılığını yitirmek, uyuşup kalmakİşe koyulmak tam tersine paslanmamızı önler, bizi diri tutar.
- H. Taner
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bıçak paslandı.
İşe koyulmak tam tersine paslanmamızı önler, bizi diri tutar.
- H. TanerÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kulakları paslanmak — çoktan beri müzik dinlememiş olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutukmak — paslanmak, I I, 116, 281bkz: tatıkmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kulak — 1. is., ğı, anat. 1) Başın her iki yanında bulunan işitme organı Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum. H. C. Yalçın 2) anat. Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü Elleriyle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
paslanma — is. Paslanmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
bar bağlamak — kir bağlamak, paslanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
pas tutmak — 1) paslı duruma gelmek, paslanmak 2) çalışamaz duruma gelmek Hokkaların içinde mürekkep kurumuş, kalemler pas tutmuştu. E. E. Talu … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEKERRÜC — Fâsid olmak, bozulmak. * Kirlenmek. Paslanmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEŞA'US — Tozlu topraklı olmak. Kirlenmek. Paslanmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İGBİRAR — Kırılmak. Gücenmek. * Toz ile paslanmak. * Boz benizli olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük