açıklayıcılık — is., ğı Açıklayıcı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
belirtke — is. 1) Soyut bir şeyin, bir kavramın sembolü olan varlık veya eşya, amblem 2) Bir konu hakkındaki açıklayıcı bilgilerin tümü Yalın bir söyleyişin altında hemen hep çözümsüz kalan birtakım belirtkeler göze çarpıyor. S. İleri 3) db. Gösterge… … Çağatay Osmanlı Sözlük
belirtke tablosu — is. Bir konu hakkındaki açıklayıcı bilgilerin bulunduğu tablo … Çağatay Osmanlı Sözlük
hem — bağ., Far. hem 1) Bir kimseyi uyarmak, bir şeyi açıklamak veya anlamı güçlendirmek için özellikle, zaten, bir de, şurası da var ki anlamlarında kullanılan bir söz Hem ne lüzum var? Hem siz karışamazsınız. 2) Açıklayıcı nitelikte olan ikinci… … Çağatay Osmanlı Sözlük
istizah — is., esk., Ar. istīżāḥ 1) Herhangi bir konuda açıklayıcı bilgi isteme, bir sorunun açıklanmasını isteme 2) Gensoru Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller istizah etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
itirafçı — is. İtiraf eden kimse Bazı kadın yazarlarsa her şeyi göze alıp itirafçı, iç dünyalarını açıklayıcı bir yol seçerler. T. Uyar … Çağatay Osmanlı Sözlük
makale — is., Ar. maḳāle Bilim, fen konularıyla siyasal, ekonomik ve toplumsal konuları açıklayıcı veya yorumlayıcı niteliği olan gazete ve dergi yazısı Birleşik Sözler başmakale … Çağatay Osmanlı Sözlük
manipülasyon — is., Fr. manipulation 1) İnsanları kendi bilgileri dışında veya istemedikleri hâlde etkileme veya yönlendirme 2) Seçme, ekleme ve çıkarma yoluyla bilgileri değiştirme 3) ekon. Varlıkları yapıcı, açıklayıcı ve yararlı bir biçimde kullanma işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
istizah etmek — sorulan soruya açıklayıcı bilgi istemek, bir sorunun açıklanmasını istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
mübin — (A.) [ ﻦﻴﺒﻡ ] açıklayan, açıklayıcı … Osmanli Türkçesİ sözlüğü