saatinde

saatinde
zf.
Önceden belirlenen, düşünülen vakitte

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • acı — is. 1) Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı Acıyı sever. 2) sf. Tadı bu nitelikte olan Acı kahvesini yudumluyordu. T. Buğra 3) Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ıstırap Omuzlarına kadar vücudun derisini …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bankamatik — is., ği Bankaların para işlemlerini günün her saatinde otomatik olarak yapan makine …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • beş vakit — is., kti 1) Günün sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı zamanları Beş vakit namazına beş daha katar. H. R. Gürpınar 2) din b. Bu vakitlerde kılınan namaz 3) zf., mec. Her zaman, günün her saatinde Beş vakit sizi ve yardımlarınızı anıyorum …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bohem — sf., Fr. bohème Yarınını düşünmeden günü gününe tasasız, derbeder bir yaşayışı olan (kimse veya topluluk) Gecenin bu saatinde bohem arkadaşlarımın bulunabilecekleri büyük bir birahanenin kapısı önünde durdum. P. Safa Birleşik Sözler bohem hayatı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • muhallebici — is. 1) Muhallebi yapan veya satan kimse 2) Muhallebi satılan yer Sabahın bu saatinde yalnız muhallebicilerle mandıralar açık, oralardaysa içki bulunmaz. A. İlhan 3) Nazlı büyütülmüş kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pervasızlık — is., ğı Çekinmezlik, sakınmazlık, korkusuzluk Yemek saatinde, evimizin yirmi yıllık alışkanlığına meydan okuyan bir pervasızlıkla ben kapı çalıyordum. Y. Z. Ortaç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sabahın köründe — zf. Sabahın en erken saatinde, erkenden, ortalık iyice aydınlanmadan Koca Osman sabahın köründen, akşamın karanlığına kadar üç gün böylece yürüdü. Y. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sakin — sf., Ar. sākin 1) Hareket etmeyen, kımıldamayan 2) Durgun, dingin 3) Sessiz Dinlenmek için otelimizden daha sakinini bulacağınızı ummam. S. F. Abasıyanık 4) Kimseyi rahatsız etmeyen, kızgınlık göstermeyen 5) Huysuzluğu, rahatsızlığı azalmış veya… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şişmek — nsz, er 1) İçi hava veya gazlarla dolarak gerilmek Balon şişti. 2) Bir şey emerek hacmi büyümek, genişlemek Tahta, su emerek şişer. 3) Vücudun bir yeri içine yabancı bir maddenin girmesiyle veya başka bir etkiyle gerilmek, kabarmak İhtiyar kadın… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kasvet basmak (veya çökmek) — çok sıkılmak, içi daralmak Gündüzün bu saatinde, tiyatroya ağır bir kasvet çökmüş. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”