saçık
Look at other dictionaries:
açık saçık — sf., ğı 1) Göreneğe aykırı derecede çıplak veya örtüsüz, dekolte 2) Yüz kızartıcı, edepsiz, müstehcen, cinsel çağrışım yüklü (söz, anlatım) Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller açık saçık konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık saçık konuşmak — cinsel konularla ilgili sözler söylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
saçuk neñ — saçık, saçılmış nesne I, 381 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık saçıklık — is., ğı Açık saçık olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşüfte — is., Far. āşufte Oynak, açık saçık kadın, kokot Fingir fingir aşüftelerin canı koca istiyor. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
aygın baygın — sf. 1) Güçsüz, çok yorgun, bitkin 2) Duyguda ölçüyü kaçırmış Fani bir iz bırakmış burda yatmışsa kimler / Aygın baygın mâniler, açık saçık resimler. F. N. Çamlıbel 3) Kendinden geçercesine âşık, vurgun O zaten ötekine aygın baygın. A. Rasim … Çağatay Osmanlı Sözlük
bahname — is., esk., Ar. bāh + Far. nāme İçinde cinsel konularla ilgili açık saçık yazıların, resimlerin bulunduğu eser … Çağatay Osmanlı Sözlük
baldır bacak — is., ğı, tkz. Kadın bacağının açık saçık görülmesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
bol paça — is. 1) Geniş paça 2) sf., mec. Dökük, saçık, şapşal (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük