- salınım
- is.
1) Salınma işi2) fiz. Düzenli olarak hep aynı konumlardan aynı hızla geçen bir nesnenin hareketi, raks
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
raks — is., esk., Ar. raḳṣ 1) Bir tür dans Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı. Y. K. Beyatlı 2) fiz. Salınım Birleşik Sözler raks aksağı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller raks etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
rezonans — is., fiz., Fr. résonance Düzgün itmelerin etkisiyle bir salınım genliğinin artışı, seselim, tannanlık … Çağatay Osmanlı Sözlük
sarkaç — is., cı, fiz. Durağan bir nokta çevresinde ağırlığının etkisiyle salınım yapan hareketli katı cisim, rakkas, pandül … Çağatay Osmanlı Sözlük
sönüm — is., fiz. 1) Bir salınım hareketinin genliğinin türlü dirençlerin etkisiyle küçülmesi, itfa Bir sarkaç salınımının sönümü, içinde bulunduğu ortamın direncine bağlıdır. 2) tic. Bir borcun her yıl ödenen taksitlerle belli bir zaman sonunda ödenmiş… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sönümlemek — i, fiz. 1) Bir salınım hareketinin genliğini sıfıra indirmek, itfa etmek 2) tic. Bir borcu, her yıl ödenen taksitlerle belli zaman sonra ödemek, itfa etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sönümlü — sf., fiz. Belirli bir sürede genliği sıfıra inen (salınım hareketi) … Çağatay Osmanlı Sözlük
sönümsüz — sf., fiz. Genliği hiçbir zaman sıfıra yaklaşmayan, her devirde beslenen (salınım hareketi), beslenen … Çağatay Osmanlı Sözlük
titremek — nsz 1) Küçük ve hızlı salınım hareketleri yapmak 2) den Kaslar hızlı küçük kasılmalarla sarsılmak Soğuktan mı titriyordum yoksa heyecandan, üzüntüden mi, bilmem. S. F. Abasıyanık 3) Ses kısık ve kesik çıkmak 4) Çok üşümek 5) Işığın aralıklı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
titreşim — is. 1) Küçük ve hızlı salınım, ihtizaz, librasyon 2) fiz. Bir noktanın gözün göremeyeceği kadar kısaca kımıldanışı, ihtizaz Birleşik Sözler titreşim önleyici … Çağatay Osmanlı Sözlük
üğrüm — is., gök b. Çoğunlukla ayın neden olduğu, yerin dönme ekseninin yaptığı koni hareketindeki dönemsel salınım, nütasyon … Çağatay Osmanlı Sözlük